Gençti, yolun başında,
Anladı ki hayat zor.
Zorluklar güzeldi...
Zorluklar güzeldir,
Ama asıl güzel olan kendiydi,
Kendiyle dostluğuydu.
Acıydı yaşam ama
 Kendi tatlıydı mı desem?
Onu biri söylesin, başkası değil
En çokta yürekten söylesin
Kendiyle dostluğu,
Toplumla barışıklılığı idi
Zordur kargaşa bir emekçi kadındı.
Emek aldı götürdü onu.
Götürdü,getirdi..
Hep bir yerlere.
Din olmak,
Doğurgan olmak,
Ana olmak zor iştir.
Zordur doğrular...
Eğrinin yanında doğruya,
Hiç yer yoktur...
Gençti yolun başında,
Anladı ki hayat zor,
Anladı ki acımasız.
Ama o zoru sevdi, acımasızı da,
 İlkeleri olan kadın olarak
Yaşamayı da çok sevdi

II

Öyle yaşadı ki anlatılmaz,
En ağır işkenceydi belki de
Ama gülmeyi sevdi işkenceye
Öyle direndi ki ve de,
 Çok şeyler ağrına gitse de
Tek laf söylemeyi sonradan öğrendi.
Çok şey değişse de
 Zannetmeyin ki o çok değişti.
Hep aynıydı aslında.
Nasıl kız, öyle gelin,
Nasıl gelin öyle ana
İşte öyle bir şey..
Onu,
 Herkes görmek istediği gibi gördü,
Anlamak istediği gibi anladı,
Ama o bir emekçi kadındı.
Hiç yılmadı, zorluklara güldü.
Ağlamayı sevse de hep güldü.
İsyanlarla başkaldırmak istese de,
 Hep vuruldu başına.
Susturulmak istendi ama
Susturulamadı aslında.
En çok kendini anladı kendiyle birlikte
Dopdolu yaşayanlarla paylaştı,
Aslında herkesle...

—III-

Öğretmendi, hiç bir şey değilse,
Kadındı, işçi bir kadındı.
Hep eğitmeyi sevdi,
En çok da kendini eğitti bu yolda.
İnsanı sevdi, ona yöneldi.
Kendine benzer emekçilerle destelendi,
Yoğruldu, yoğurdu.
Hep üretmeden yana oldu,
Tüketmeyi hiç sevmedi.
İnadına onu tüketmek istediler,
Ama o hiç tükenmeden üretti..
Yanlışlara, yasaklara başkaldırdı
En çok da ezilenlere ağladı.

—IV-

Onu; en yakınları bile anlayamadı,
Anlamak istemedi.
Ama en iyi birisi anladı. KİM?
Onu BEN, bilsem
Gün oldu evinin işçisi,
Gün oldu eşinin kölesi,
Gün oldu eğitimin emekçisi oldu.
Hep sattı, hep üretti.
Emek sattı, fikir sattı,
En zoru buydu ama severek yaptı.
Her emeğe, değere,
Çok gözyaşı kattı.
Harman oldu insana karıştı,
Çoluğa çocuğa karıştı.
Zayıfı gördü en çok, ezileni anladı,
Çocukları sevdi, gençlere rehber oldu.

—V-

Ama emek oldu en çok.
Öyle hiç bir şeyi küçümsemeden,
İş iştir felsefesiyle yaşadı.
Çocukları oldu, analık yaptı.
Çok efendiler oldu,
Ama en çok kendinin efendisi oldu.
Anadolu da bir köyde büyüdü.
En büyük özlemi, hayali buydu.
Batı edebiyatı okudu,
Bilimselliği çok sevdi
Ama en çok da kendi törelerini sevdi.
Onlara bağlı kaldı hep,
Bir değer oldu ve de oluşturmaya çalıştı.
Töreleri ona rehber oldu.
İşte bu yüzden ağır yaşadı.
Törelerini;
 İçine sindirdi “BEN" yaptı.

—VI-

Öyle gösterişe, nama, şana
Hiç önem vermedi, aldırmadı.
Ona;
Öyle bakmak isteyenlere,
Burun kıvırdı içinden.
Anladı hanyayı konyayı ama.
Yazmayı yeğledi okumanın ardından.
Konuşmayı yapabilirdi,
Ama, istemedi bu kadar konuşan arasında.
Anlamı var mıydı?

—VII-

"Ruhta ,"anlamda",
"içerikte","özde"
 Aradı her şeyi.
Bedende, fiziksellikte,
Şekilde hiç gözü olmadı.
Sıradan yaşamayı alışkanlık edindi,
Farkında değildi ama oldu işte.
Onu lüks görenler oldu,
Ama o hep sıradanlığı sevdi.
İstedi ki;
Çok uzaklara uzanabilsin, gönüller yapsın,
Köprüler kursun, sevgi versin, ışık olsun istedi.
Çiçek açsın top top  ve de,
 Çok kişiyle paylaşsın bir çekirdeğini
 Ama erdem olsun, yeter dedi hep.

—VIII-

Kızanlar oldu ona,
Ağır davrananlarda olmadı değil.
Onlar da haklıydı;
İstediler ki onların olsun,
Ya da o emekçi;
Ama bir efendisi olsun.
Olmuştur aslında, feryat boşuna.
Her emekçinin bir efendisi olmuştur,
O da ta kölelikte kalmıştır
Zincirler bağladı onu,
Dostluk zincirleri en çok
Sevgi, hoşgörü sınırları bağladı.
Çocukları sevdi, insana sevdalandı,
Kırıldı, kırılganlığı sevdi
Çetin cevizler arasında,
 Kırılgan ceviz olarak yaşadı.
Farkında olmadan hedeflendi mi?
Hedefe iyice kilitlendi.

—IX-

Öyle efsane, meşhur olmak gibi
Hiç derdi olmadı ama oldu gibide.
Çok yıpratıldı,
Yoruldu ama dimdik onuruyla,
Aydınlık ve de,
Güzellikleriyle yaşadı kendi içinde..
Acının da bir tadı olduğunu,
Bilerek yaşadı.
Yaşanması gerekenlerin
 Her şey olduğunu hep anladı,
Hayat budur dedi hep sessizce içinden..
Ve de ekledi yaşamalısın..

—X-

Bazılarını anlayamadım;
Ama anladığım çok şeyler vardı;
Mücadele, sabır, cesaret,
Sadakat, vefa, güven,
Onur,
Yaşamak en önemlisi.
Dolu dolu emeklerle,
Üretmekle yaşamak.
Gün oldu efsane oldu kendi içinde,
Hayatı oynadı.
İyi bir oyuncu olmak istedi ama
 En çok,
Kendini kendi alkışladı yürekten.
Zorla rolleri beceremedi.
Zorlandı, direndi ama
Bildiği gibi oynamayı,
 Ve de içinden geldiği gibi
 Yaşamayı önerdi herkese.

—XI-

Sesi güzel olmasa da
 Şarkı söylemeyi sevdi her dilden,
Her telden
Müziği sevdi,
Her tür ama en çok da,
 Kendi bestelerini söyledi
Yürüyüşüne,
Kendine ortak etti çok şeyi
Kendini öyle yargıladı ki?
Öyle engizisyon mahkemeleri hiç kalır
Kendini, kendi içinde bitirmek istedi,
Ama hep çiçek açtı, bal yaptı
Boş vermeyi istedi,
Ama hiç yapamadı
Dünyamız denen bize inandı,
Çok yıpratsa da zorlansa da
BEN olmayı denedi,
Ama
Zordu teğet bile geçemedi.
Hep başkaları için mi yaşadı?
Yoksa başkalarıyla mı doldu taştı?

—XII-

Bir BEN’E neler sığdırmadı ki?
 Onu ben bilirim bir ben olarak
Hiçbir şeyi kendine layık görmedi,
Ama
Layık olduğu şeyleri de hep yaşadı..
Anladı ki her şey layığını buluyor,
Bundan;
 Neşeyi, sevinci yitirmedi..
Uyumayı hiç sevmedi,
En çok da,
 Gündüz uyuyanlardan,
Protokollerden hiç anlamadı...
Bir salon kadını hiç olamadı,
İstemedi de,
İsteseydi çok şey olabilirdi,
Ama,
En çok, beyin işçiliğini sevdi
İşte 'o' bir, emekçi kadındı

Paylaş: