Hayır kör olmasın şarkıların gözü,gönlümün de gözü kör olmasın. Hiçbir şey kör olmasın. YAŞAMAK, seni yaşamak, sevgilimi yaşamak isteği ağır basıyor hep. Seni öyle sevdim ki anlatamam. Ortak ettim seni her şeyime, son lokmama kadar. Düğüm düğüm oldun boğazımda, şarabımda son yudumdaki sarhoşluğum oluyorsun hep. Sen; gözlerinde kaybolduğum, hissizleştiğim yalnızlığımsın hep gecelerimsin, yüreğimin derinliklerinde. Hep seni yaşıyorum, ağlasam da gülsem de. Umudumsun, geleceğim ve de her şeyim. Uğruna yaşadığım sevdamsın, zemheride baharım, baharda zemherimsin. Seni yaşıyorum hep... Kızsak da, öfkelensek de umutsuzluğumun umudusun. Vazgeçemediğim sevdamsın, gitmesini istediğim ama terk edemediğim sevdamsın. Yüreğimsin, beynimde yaşıyorsun, gözyaşlarımdan akıyorsun...
Seni yaşamak. Hep senden gelen sana giden bir yol olmak yaşamda, boşlukta olsam da... İçimde biriktin, dağ oldum, volkan oldum da hep seni yaşıyorum... Senin yüzün alıp götürüyor beni... Umuda, kavgalara götürüyor beni. Seni yaşadıkça ah neler duyuyorum. Bir boşluk, bir yangın,bir sızı... Sıkıntılarımın yolu hep açık, ama sevincimin yolları hep kapalı, onu da umudunla açıyorum... Uzandığım hep düğümler; sen gibi sensizlik gibi... Gene de umut bir çiçek açıyor içimde... Yemyeşil bir bahçede senle yaşamak isteği ağır basıyor dikenler içinde olsa da... Sana uçan bir kuş olabiliyorum, gökyüzünü kucaklıyor gözlerin, bir yanımda Işık, ışıl ışıl deniz, kır çiçekleri sarmış her yanımı hercai hariç... Papatyalar, gelincikler, kardelenler, laleler, nergisler ve de dikenler... Bana bahar gönder dizelerinden, bana leylak gönder gülüşlerinden. Gözlerim yanıyor görünce içimde büyük bir deprem, yaralı bir keklik gibi sekişim, martı gibi çırpınışlarım. Hepsi sen. Sözlerinde boyalı güzellikler. Ağaçlar bile bu kadar sevinçliyken neden bu sızı? Oysa her gün doğumunda benim bildiğim bir çiçek açmalı, sımsıkı kucaklarken ışıklar gökyüzümü sende gülmelisin, hüznünle olsa gülmelisin her şeye. Çiçek açmalısın top top çiçek misali. Bakışların bir menekşe düğünü olsun isterdim sonsuzluğa.
Öyle uzaklaşmamalıyım, SEVGİ bir suç olamaz. Düşüncelerim, sevgilerim yediveren çiçekleri olmalı. İşte ben bu yüzden sevinçler, sevgiler gönderiyorum size. Gökyüzünün mavi treniyle gönderebiliyorum sadece. Ulaşır, ulaşmaz, kavuşur kavuşmaz bilemem sonsuzluklara. Gel gör ki sevdikçe bir yangın düşüyor içime. Bir yaz yeli gelir vurur alnıma alır beni bir sonsuza sürükler, bilinmezlere dipsiz derinliklere. Düğünler, bayramlar, türküler, halaylar geçer sevgimin derinliklerinden. Görünür gibi olur çoğu zaman sevdiğimiz, bir bakarız kaybolmuş sarılmadan serap misali.
Onun sesinde başaklanır günler, bir kelebek olur gökyüzü, bir pınar olur, çağlayan olur gözyaşlarımda. Öyle anlar olur ki, bir beyaz tren olur geçer gözlerimin önünden bir yolcu bana el sallar gülerek. Bir bakarım çiçeklenmiş günler, dünyam bir dal sümbül olur elimde koklamak gelir içimden. Bazen içimde bir kördüğüm. Ötmüyorsa kuşlar, geçen zaman boşuna. İçimde susuzluklar olur bazen da çölleşen bir dünya. Hasretimdir sevgilime, özlemimdir sadece...
Bana sevdayı anlat, Ne zaman baksam gökyüzüne,gözlerinde bir güvercin haberler getirir bana. Uçsuz bucaksız gökyüzünde seni yaşıyorum, baharda, fırtınalarda, zemheride seni yaşamak en önemlisi.İşte ben bunlarla birlikte severek sürdürüyorum hayat yolumu, zıtlıklarda seni yaşıyorum,çelişkilerimde senle dolup boşalıyorum.Saçakta gördüğüm serçe, ötüşleri bir gelincik umudu bir filiz ama...Öyle anlar yaşıyorum ki?Deniz oluyor cümleler yazamıyorum, anlatamıyorum ama; zaman içinde gülüşecek, sisler içinde boğuşacak her şey her zaman olduğu gibi güzelliklere...
Sevgi bir çeşmedir, pınardır, çağlayandır akar durur umuda. Bir söğüdün gölgesinde dallardan akarken yeşillikler ağaçlar çıldırır sevinçten. Bir sevginin uzayışı geçer çocuk seslerinden. Sevgi giderse ne kalır? Duvardan düşen bir resim, ölüm sarısı bir boşluk birde üşüyen ben kalır, sen kalır, dizelerimdeki sesim kalır birde gözlüğüm kalır kağıtlarımın yanında klavyem bensiz kalır. Belki birde ses kalır, sen kalır, saçmalıklarım kalır en çok. Sevdalısına; öte gitme gel beri diyor. Bir adım yaklaş diyor, saçlarına dokunmak, kokusunu almak istiyor, böylesi güzel diyor, böyle kalsın diyor bir dargın bir barışık , böylesi güzel diyor diğeri,buda başka bir sevda türküsü...Hani "ayrılıklarda sevdaya dahil" diyor Atilla İlhan...
Sen dev bir kahraman, mucizeler yaratan dev bir adam, dev bir efsanesin. Susuzluğumu sulayan, içimi ısıtan ışığımsın, deli çılgın inadımsın, inadına sevdamsın, kavgamsın en büyük, her şeyimsin, boşluğumsun ve de yalnızlığımsın. Acılarımsın, çadır kurmuşsun, taht kurmuşsun gönlüme. Anlayamaz seni, anlayamaz kimseler benim anladığım kadar. Sevemez kimseler seni benim sevdiğim kadar. Beni, senin sevdiğin kadar.
Dünyamda epey sıkıntılar oldu, acılar doldurdu yüreğimi, derin yaralar aldım, beklemediklerim, beklediklerim güzellikler, kavgalar hep oldu. Gördüm, yaşadım, yazdım, etkilendim, okudum. Bir seçim yapmayı istedim en acısı sevgisizlik oldu içimde, sensizlik gibi. Epey yükler taşıdım, sırtlandım, götürdüm en ağır yük sen oldun desem kırılmazsın değil mi?