"Seize the Carpediem"

                                                         "Günü yakalamak"

         Bir edebiyat akımı," anı yaşamak " ya da "günü yakalamak" ertelemeden yaşamak umutları. Ertelenmiş hiçbir şeyin tadı olamaz, bayatlar en önemlisi. Her yaşın, her olayın, her "an"ın önemi, değeri hep vardır, ama onu en çok geçince anlarız. Heyecan fırtınasıdır anlarımız hep, geçer ve de anı olarak kalır hafızalarımızda. Huyumdur hep aklıma bir şey mi? geldi yapmalıyım, yoksa başka işe dalmam öyle kolayca. Doğru olan neyse, benim için o doğrudur. Başkası yanlış diyebilir, demiştir de ama ne önemi var? Hiç bir şey. Bu bir sorumluluk biçimidir, önce kişinin kendisi olan sorumluluğudur yaşamak…
      Yaşamak; öyle dolambaçlı yaşamayı hiç sevmedim. Tavsiyem kolayca yaşayın, içinizden geldiğince. Ne istiyor canınız yapın ama bulunduğunuz toplumu da hesaba katın. Zaten katarsanız, yanlışta yapmazsınız. Özgüven çok önemlidir. Öyle kolay değil özgüven sahibi olmak bunu da seçiciliğinizle yaparsınız hep. İnsan hep kendine uyanı arar, ister. Kıyafetlerin den tutunda, arkadaşlarına kadar. Hep kendine yakışanı giyer ve de uygular, yakışmayanı denemek ister ama yakıştıramaz kendine.

      Aslında her şey insana özgüdür, doğmak ve de ölüm arası yaşamak ve de her anı tatlı yaşamak, güzel yaşamak önemli olan. Bazen düşünürüm de acaba çok mu kişiliksizim? Biri böyle demişti çok şaşırmıştım. Kardeşlerimden biriydi. Uyumlu olmak kişiliksizse eğer ben kabul ediyorum, kişilik neyse onun zıttı olabilmeyi göze alabiliyorum demiş ve de gülmüşümdür ona. Beklentisiz verebilmek, hayranlığımdır ve hiç kimseden hiçbir şey beklemedim, beklemek istesem de önümü kapayabildim belleğimde, en büyük mutluluk bu oldu, beklemek, beklentileri umut yolunda beklemeyi sevdim hep. Yaşamak hep güzelliklerle olmaya biliyor tabii ki… Olumsuzluklar, depremler, yıkımlar hep bize özgü şeyler. Önemli olanda; bunları yaşayıp ölmeden, yok olmadan çıkabilmek gibi bir şey…

       Kypling; ne diyor, "365 günün her saniyesini koşarak durdurabiliyorsan, dünya senin "diyor. Doğru da söylüyor. Koşamadığım topal yürüdüğüm dünyanın bana hiç gereği yok, olduğu yerde kalsın. Tembelliği yok edelim yaşayalım dolu dolu. İçimi sıkıntılar doldurmaya başladığını hissederim zaman zaman. Hemen bir uğraşı ararım kendime, evimde, işimde, sokakta. Hiçbir şey bulamazsam yürürüm, bir eylem yapmanın hep gerek olduğuna inanırım. Hareket, dinamiklik kanunları, doğa kanunları hep ayakta tutar beni.

       Düşünmenin hareketi kadar, değişimi hiçbir şey yapamaz benliğimde… Düşünürüm fikirlerle alış veriş yapar ve uygularım da, yaşarım işte anlarımı. Beş duyumla yaşarım en çok; beynimle yüreğim arasında gelir giderim hep. Dokunurum, tadarım, koklarım, hissederim ve de görürüm. Kendimce, kendi içimde yaşarım ve de dışa vururum hep yansırım bir şeylere doğru çevremde. Ama anlarlar ama anlamazlar o da onların sorunu.

     Geçmişe bakıyorum da , "şunu da şöyle yapsaydım "diye hiç pişmanlığım yok, gönlüm rahat. Kafamı yastığıma koyduğum da rahat uyuyabiliyorsam işte bu yetiyor bana, en büyük servet, en büyük anı bu bana, ömür diyorum ömür en iyi yaşanmalı, ama bu iyi yaşamda kişilere göre değişir. Benim için iyi olan başkasına göre kötü olabilir. Bu da algılamaktır, herkes olayları farklı algılayabilir, aynı noktaya bakmak imkânsızdır, ama ortalama bir değer hep vardır. Marjinallik mi? hiç sevmiyorum yabancı kelimeleri bile bile kullanmayı satır aralarında ..

    Her şey geçer ama unutulmazda, deneyim olur geleceğimize. Deneye deneye deneyim olur hani. Meyvelerin olgunlaşması, tomurcukların çiçeklenmesi gibi. Her şey bir süreçtir, yaşanmalıdır ki değeri olsun. Yaşanmayanın ne değeri olur ki, inanmak gerek tüm değerlere, sahiplenmek gerek ve de kucaklamak gerek her şeyi, iyiyi de kötüyü de. Kötü olamaz, onu kötü yapan o değildir, nedenleri mutlaka vardır?  "Sokak çocuklarının", "hayat kadınlarının", "bilim adamlarının" bulundukları konumlarda hep nedenleri, niçinler vardır "onları", "o" yapanda şartlardır, imkânlar, ya da imkânsızlıklardır.

      Bütün şartlar altında, olacaklar dâhilinde, ya da olanaksızlıklar durumunda da her şeye rağmen onlar yaşanmalıdır ve yaşanacaktır. Hem de dolu dolu yaşanmalıdır.

BİR ANI Defteri

Kalınca bir defter,
Her satırı bir özet,
Her anısı yaşanmış,
Her kelimesi BİZ,
Karalamalar, buruşukluklar
Yaşanmış anılar,
Anlık hevesler,
Heyecanlar, sıkıntılar
Hepsi geçmiş, yaşanmış,
Bir ÖMÜR anıdır,
Ömür defteridir,
yaşamdır...

Paylaş: