Halkalı köle
Sınırsız apaçık, çırılçıplak dostlukları
Daha çok severim, ama
Evli kadınım
Tabular var, töreler var,
İnançlar var bir o kadar
Ağırlık var, doğrular var,
Sen kadar ağır
Yaşam var bir o kadar ağır,
Dalga geçebilmek yaşamla belki,
Senle her bir şeyle boş verebilmek belki,
Gülebilmek derinden,
Evlilik halkası bağlamış derinden,
Tabularla törelerle
Yasaklarla örülmek
Günahlarla dağlanmak
Yedi kat cehennem ateşine yanmak,
Uğruna yaşamak,
Değmiş işte değercesine...
Günahların en ağırı,
En ağır suçmuş en ağır işkence...
Aydınlık;
Sen;
Güneşin hiç batmadığı
Özgürlük ülkenden gönderdiğin
Işıkla
Aydınlattın uzaklardaki
Karanlık ülkemi
Özlemek;
Özlemek umudun koynunda,
Seni özlemek umutla,
Umutsuzlukla vazgeçmek,
Yaban güzellikleri özlemek,
Gülüşleri özlemek, bakışları
Issızlıklarda; yan yana yürüyen
Adımları özlemek sinsice,
Özlemek yalnızlığımı,
Seni tutabilmek, ulaşabilmek
Kelimelerle sevincini
Öfkelerle kabaran isteklerini
Ulaşabilme heyecanımla,
Yorgunluğumla uzayan
Uykusuz gecelerimi özlemek senle
Pembe hayal
Pembe hayaller yok,
Beyaz yalanlar çok
Beyaz atlı prens,
Al yazmalı kadın yok
Hepsi hayal hepsi masal
Masalcı çocuk,
Yeter uyan artık
Kandırma beni masal diye
Anlata anlata masallarını
Kendini de uyutma,
Beni de uyutma,
Bu kadar uyku yeter
Bir rüyaydı görülen...
Yoksa derin bir kış uykusu muydu?
Uzayacak yorgun bitkin,
Sürecek bu yaşam
Sen git ki ben;
Yorgunluğumu atayım...
Uzaklaşsın
Uykusu tükenmiş,
Gece yarısı trenleri gibisin,
Boğuk, çılgın acı düdüğünle
Hoyratça acımasızca
Uyandırdın
Hiç bu kadar acımasızca çalmamıştı düdük ve
Bu kadar yankılanmamıştı,
Hiçbir gürültü beynimde.
Uykularımı tüketti,
Bu gürültü bu sesler
Bitsin artık terk etsin
Uzaklardan gelsin sesin
Kavuşulmaya hasret yolcularıyla;
Uzaklaşsın gitsin
Yalan
Bu kadar hayal, bu kadar masal
Bu kadar yalan, hepsi yalan yaşamın,
Yalan dünyam, yalansız aşk
Tatlı bir meyal, hoş bir umut
Yaşam pınarından;
Sabırla geçit, öfkeyle kalkıp,
Zararla yaşam
Yaşam bu,
İşte zıtlıkların adı
Deli çocuk
Bırak deliliklerini büyü,
Büyülerinle içinde yaşa
Büyüledin beni yalnızlığınla,
Çocukluğumu öldürmek yok etmekse isteğin?
Gelemem,
Bırak beni
Sen;
Uzaklara gitmelisin
Kendimle, çaresizliğimle
Bırakıp beni uzak diyarlar çalmalı seni,
Yollar alsın ki seni; unutayım seni
Kendimi, öyle yaratayım
Yeni baştan, baştaki bene
Öyle döneyim ki?
Dönekliğimle...
Hasret
Öyle bir düne hasret,
Sana hasret gözlerine
Gücümü aldın günlerime
Hasret.
Uykulara sevince hasret
Susuzluğa hasret
Sımsıcak bir yaz ateşinde
Rüzgâra hasret
Işığa hasret dipsiz karanlıklara,
Hasretim sana, umuda,
Yaşamın yaşanmamışlarına...
Hasretim koynunda hasretine,
Hasretim özlemine,
Özlenmeme, sana bilmediklerime
Umuda hasretim...
Beyaz yalanlarına
Beyaz yalanlarla girdin dünyama,
Kırmızı bir deniz feneriyle,
Simsiyah karanlığıma
Öyle girdin ki? Esrarlı, gizemli
Isındım, üşüdüm seher dalgalarında,
Deniz maviydi sen yeşil
Benim rengim uçtu şaşkınlığıma,
Ne söz kaldı ne bir us,
Belleğimde gizlenmiş resimlerin,
Öyle bir vuruş ki, yaşam duvarlarına,
Belirsiz, anlamsız, karışık,
Yitik yalnızlığım, kaybolan sensizliğim
Beyaz yalanlarla kandırdın beni,
Bir bahar akşamında,
Doyduğumuzu zannettiğimiz doyumsuzluğumuz,
Uçtuk el ele bilinmez diyarlara,
Yitik bir çocuk yalnızlığına
Kimsesizliğime, yalnızlığıma
Beyaz yalanlarla girdin dünyama...