Masamda bir şiir, yanında bir tanıtım kartpostalı. Bir biyografi. AK Parti/ AK Aday... Kim bu adam? Adını duymayan mı kaldı? Dürüst, namuslu, mütevazi bir insan... Üstelikte Antep doğumlu. Hemşehrimiz yani. Şiiri anlatsın kendini dedim önce...  

Onuncu Köy

Teselli için

Boş ver diyorlar bana

Zaten memlekete iyi adam yaramaz

Olur mu hiç?

Yanlış bu.

Bir yanlış var bu işte

Monşerler makamlarda

İyiler çöplükte

Yağma yok

Mücadeleyi bırakmayacağız

Biz onları

Zekalarına uygun işlerde çalıştıracağız.

Çöpe de atmayacağız.

Memleketi sen mi kurtaracaksın?deyin bana

Elbette ben. Sen de yanıma gelsen

Biz

Ben, sen, o

Altmış iki milyon beş yüz ederiz.

Bir düşün neler yapabiliriz

Kim demiş “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar”

Vakit geldi artık

Onuncu köye muhtar yaparlar... 

Necati Özdemir/l997 

                             Kendime benzettim. Öğretmen kökenli, bir hukukçu. Şairliği ile şiirlerinin her bir sözcüğünü yüreğinin derinliklerinden getiren bir aday adayı. Ezilmişliği ile, başkaldırıları ve onurunun onursuzluğu ile. 3000 mahkumun onuru, onurumdan daha önemli diyen ONURSAL bir Antep’ li Necati Özdemir. O’ nu Bayrampaşada ki tavırlarıyla tanımaya başladım basından. Yüreği ezik, devrimci, reformcu, cesur halk adamı Necati Özdemir. Ne kadar harcanmak için uğraşıldı, sonuç geldiği noktadan belli. Talip olmuş il yönetimine. Kutlamak istedim. Birkaç sözcükte benden olsun istedim... Bayrampaşa cezaevinde savcı olarak başladığı göreviyle mahkumluğunu başlatmış bir savcı. Düşünmüş ki mahkumlarla yaşamayan onların sorunlarını bilemez. Hani kim anlar açın halinden? İşte bu felsefe ile yola çıkmış. İçinde ezilene karşı, ezenlerin haline karşı başlattığı savaşı onların yanında kalarak daha iyi anlamış. Suçun kökenine inmiş, nedenlerini anlamış diye düşünüyorum. Kim doğuştan suçlu doğmakta? Suçu toplum şartları belirlemekte değil mi? Bozulan toplumumuzun aynası hapishanelerimiz ne yazık ki...Ne kadar harcamak istediler onu, inadına harcandıkça çoğalmadı mı? Yüreklerle yürekleşmedi mi? Böylesine bir savcıydı işte... İnatçı, inançlı, kararlı, cesur, bilimsel bir biyografi beni etkileyen. Kaç savcı adını böyle duyurdu? Hiç...  Olay savcıyı istediği gibi yönlendirmeye yönelik bürokrasi harcamak istedi, ancak doğduğu şehir onu“Yılın Bürokrat ödülü” ne layık görüldü. 

                             Severim böyle hiç tınmadan yoluna devam eden yürekli insanları. Barakta yetişmiş, Barak ezgileriyle hoplamış, insanı yaşamış, yaşatmış bir değer. Değer olmak için mutlaka ezileceksiniz, yok edilmek için uğraşacaksınız. Çiğneneceksiniz kesin ki değeriniz anlaşılsın.  Devlet onu hep kontrolü altına almaya çalıştı ama hep kaçtı mı? Yanlış söz dinlemeyen, kendi cesaretine sığınan bir adam. Her türlü mafyanın kol gezdiği bir cezaevini adam etmek gibi bir uğraşı vermiş bir insan. Mafya çamuru sıçratılmak istenmiş ancak boşuna. Nedense “meyveli ağaç taşlanır ancak kökünden sökülüp atılamaz” sözü ne kadar doğru değil mi? İşini iyi yapmış bir adam. Sonuçlarına da katlanmasını bilmiş. Terör koğuşlarını basına gezdirmeyi aklına koymuş ve başarmıştır da...

                             Uğraşıları hazmedilmedi, çok çamur atıldı ancak atılan her çamuru da silkelemeyi başardı diyebiliyorum onurluca. Bir fikir adamı olarak düşünceleri birçok akademik çalışma ve tezlere konu oldu. İyi bir hukukçu, bence dürüstlüğü tartışılmaz. Kendini aday koymuş bir davaya, kazanacak mı? Neden olmasın. Bayrampaşa gibi bir yeri düzene sokmak için yaptığı uğraşılar belki bizim hafızalarımızdan silinirde ölüm oruçlarının bitirilmesi için mahkumların ve ailelerinin isteği üzere cezaevine gidişini unutmayacak onca mahkum, onca basın mensubu... İyilikler yapılmalı, iyi çalışmalar da olmalı. Güzel uğraşıların üzerine toprak örtülse de/örtülmek istense de mutlaka hak doğruyu bulacaktır diyorum... İnsan haklarının hiç olmadığı cezaevi gibi bir platformda insan haklarından söz eden ve eylemci bir kimlik. İngilizce bilmesi de bence önemli bir ayrıcalık adaylık için.  

                             Necati Bey’e şans diliyorum olabildiğince ve başaracağına da inanıyorum yüreğimle...

 

Paylaş: