Bayram diye uyandım, içimde kalan bayram kayıplarıyla... Buruk, sıkıntılıydım. Yarım kalmış onca şeyin arasında nasıl sıkılmazdım! Savaş yüreğime çökmüş, bir bayram arifesinde bayram sonunu beklemekte. Savaş sancılarıyla, gözleri yaşlı, yürekleri isli Iraklı göz yaşlarım doldurmuştu içimi. Onların yanında, duygularıyla iç içe yaşamamın verdiği acı büyüktü içimde. Bir bayram sabahı ve bayram sonunu bekleyen kurbanlık Irak halkını solumaktayım bu bayram sabahında. Değer mi! Değer mi diye düşünmekteyim gergin umutsuz ve boşuna.. Yetmedi mi yıllardır süren işkence... Amerikan işkencesi! Soyluların işkencesi! Onurlu halklara soysuzca yapılan bu ırkçı, egemen baskılar yetmedi mi daha...

                      Aristokrat, zümreci, egemen güçlerin yoğun isteklerini, egolarını böyle mi tatmin edeceklerdi!! Ezerek; egemenliklerini fiziksel maddi güçlerini ortaya koyarak mı kabullendireceklerdi güçlerini! Peki insanlık neydi? Vahşet, saldırı, öldürme! Güç olmanın gereğimiydi bunlar ? Böyle güçler insan olamaz... Onlar hiçbir şey olamayacak ve tarih böyle yazacak... Sonuç; Yenilgi, barış olacak...

                      Bir zeytin dalıyla çarşafa bürünmüş Iraklı kadınlarla, çocuklarla paylaşmak istedim bayram hüznümü.. Tüylerimi ürperten, öfkemi artıran güzel bir dünyanın ötesinden “SAVAŞA HAYIR” “BAYRAM BARIŞ OLACAKTIR” diye seslenmek istedim duyanlara... Amerika’ya “America is the greatest” yani “En büyük Amerika” mesajını gönderebilirim.. Ama tek şartla ! Büyük gibi davransın, göstersin büyüklüğünü, olgunluğunu biz de ayakta destek verelim halk olarak büyük YAŞAM ONURUNA...

 

Paylaş: