Elleri nasırlaşmış
krem yok
ekmek var mı sanki?
bahar gelmiş
bayram gelmiş!
aç çocuklar
ağlamaklı...
sokaklar bomboş
içine sığınmış fırtına
işlemiş içine kurşun yaraları...
Üzerinde kara yel esmekte çocuğun bu bahar şafağında... anası yalınayak, baba? Ekmek parası peşinde, çocuk aç... Afrika dan Güneydoğuya uzanan bir kuşak var ortada... yalınayak ağlamaklı... bahar gelmiş? bir Mayıs sabahı Bahar gelmiş dünyanın uykulu yüzüne. Yalamış geçmiş güneş simsiyah gözlü çocukların üzerinden... Doğu ağlamakta... nasıl ağlamaz? Bir çocuk tablosu gözümün önünde...Esmer, kara yazgılı bir çocuk tablosu karşımda... dünyanın doğusundan bakmakta gün ışığına... bir gözünde yaş... birikmiş göz çukurunda. Diğerinde inmiş yanağından sicim gibi ağlamakta yazgısına... doğu aç... doğu sefil... yokluk diz boyu... açlık sınırı kesmiş... batı? Batı uygarlığı? Nerede şimdi? Unuttum tarih bilgilerimi böylesine karışık bir dünyada... batıda bir çocuk... açık tenli... buğday başaklı saçlı... ağlayacak... birikmiş göz torbasına yaşı... ağlayacak az kaldı... hem de çok az... ağlamaz mı? Açın haline tok ağlamaz mı? etkilemez mi? aç olanı tok etkilemez mi? Çocukların hepsi ağlayacak az bir vakit kaldı... açlık diz boyu... umursamazlık boyumuzu aşmış...
Bahar gelmiş... doğa gövermiş... yemyeşil... umutları yeşertmekte ılık esintiler... ruhumuzu dinlendirmekte... eski baharlar tarih olmuş... işçi bayramı olmuş 1 Mayıs... işçinin, emekçinin, ezilenin, amelenin bayramı olmuş ne güzel... dünyanın kanı içine akmış geçmişten bu güne... kan ağlamış bir geçmiş... darbeler, isyanlar, krizler, tehditler... karşımda gençliğimden bir fotoğrafım... öğrenciliğimden desem... bir üniversite binası, önünde ben ardımda asker... dipçiği omuzun da bir asker... nerden nereye... sokaklar sakin şimdilerde...1977’ li bir mayıs baharında Inter Continental otelinin tepesinden Taksimi kana bulayan meçhul/meçhuller... kimlerdi? Taksim mitingini kana bulayanlar... öyle kalabalığa hasret şimdi Taksim diye düşünmekteyim... insanlar daha mı aç gözlü? ya da ekmek peşinde... duyarsızlaştı mı gençlik? Orta yaş unutmuş mu geçmişini? Dün dündür, bugün bugündür diyen sayın yönetenleri anımsıyorum şöyle... kaç dönemler yaşandı... geçti gitti mi? Unutuldu mu yaşananlar... kim bilir? Haklılar, haksızlar karışmış iyicene... insan bir kere geliyor dünyaya felsefesi... Sadece nimetleri yaşama sevdası ağırlaşmış ruhumuzda...
1 Mayıs... bahar bayramı olsun yine de... hayallerimizin gerçekleşmesinin bayramı... Alpay’ın ağlayan fabrika kızı Elifin... sen yanmazsan ben yanmazsam diye düşünen Nazım’ın... para için kendini heba eden Zeynep’in... beli iki büklüm olmuş ninemin... umutlarının yeşereceği bayram olsun bir Mayıslar... şöyle hakkın/hukukun; doğrunun, onurlunun lehine işleyeceği bir bayram olsun gelecek bayramlar ... amelenin daha amele olmayacağı... ezilenin daha ezilmeyeceği... ezenin gücünün artmayacağı özlemimle doğu’ dan batıya yükselen gün ışığının poyraza yenilmeyeceği bir dünya özlemimle kutlamak istedim 1 Mayıs’ı... adı ne olursa olsun... bahar bayramı, işçi bayramı... isterse kapitalistlerin bayramı... sömürülmeden, sömürmeden orta yolda orta sınıfta birleşmek hevesimle yürüyüşlere katılmayı isterdim böylesine bir günde... sözcüklerimle katılabiliyorsam ne mutlu bana...
kirlenen dünyanın, ezilen emekçilerinin o simsiyah gözlü, ağlayan çocuklarının gözlerinden öperek kutlamak istedim böylesine bir günü... kansız, günahsız, yarı tok olsun dünya hiç olmazsa diye tüm umudumla...