İncir ağaçlarının gölgesinde kurşini yapraklar arasında Alleben hüzün akıyordu bu hazanda...
Ilgıt ılgıt akıtıyordu yavaştan hazin ve duygulu akıyordu Alleben.. Bulanık görüyordum
ama berrak akıyordu aslında... Hazin sonbahar beni hep etkilemiştir bu şehirde vurgunları
yaşattı ruhumun en derin köşelerinde... ne fırtınalar kopardı ne ... bunları ben bilirim en iyi..
Mutlu olmaya bak dostum... Ağaçların hazana vuran sesini dinle, kuşların cıvıltılarını
Top oynayan küçük yavrulara bak... Yayılmış bir hazan hüznünde elvedaları düşün,
Ayrılıksız elvedaları yaşamaya bak... ve beni düşün benim seni düşündüğüm gibi...
Umutsuz ama umutla kucakla güzel düşleri hayalleri, kavuşmaları, heyecanları...
Hazan haince vuruyordu yaşam duvarlarıma amasız, kuşkusuz geleceğimin düşleriyle
susuyordum sürekli...
Biz ayrılmadık hiç ayrılmadık senle kavgalarımızda öfkelerimde daha güçlüydük
Daha dirençli yarınlara... Hep vardık... Onurlu, sağlam ve dimdik.. Telefonumu açtım bugün
Sadece kendime açtım seni..Bütün içimdekileri dışıma atarak haykırıyorum artık ve
SENİ SEVİYORUM diyorum... Yaşam AŞKım ... Uykulu bir yolculuktayım saçlarım dağılmış,
Kalemim yüreğime vurmuş ve arkamda bir ses….”Abla örtü alır mısın?” diyor bir
Bohçacı kadın bu büyük parkta.. Kültür parkı içinde binlerce kültürün motif motif mozaik
larında… Alleben hüzün akıyordu nazlı nazlı bu eylül sabahında sensiz nice bensizler geçiyor
ama çağlayacak bu sular az kaldı güzel doğacak sabahlara...
İçimde derin hüzün var eksiklikler kayıplarım kanatıyor içimi ... Hiçbir şey umurumda değil
Neden mi?? Gereğini yapıyorum işte hakkını veriyorum her şeyin gönlüm rahat..
Daha ne yapabilirim ki ?