8.4.1987 üniversiteye dönüşüm tamamdı. Yargıtay da dönebilir dedi sonunda. Eşimle evlenerek Bilgisayar bölümünü de eklemiştik. İEM, BİEM olmuştu. Yaşadığım formalite savaşlarını bir ben bilirim. Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Eğitim Müdürlüğü, Maliye, SSK, Zabıta, Belediye, rakiplerim.. Aslında üniversiteye dönmek saçmaydı. Çok soğumuştum, kırılmıştım. Zordu artık. Ama bölüm başkanımız çok ısrarlıydı, babam da gidip başlamamı istiyorlardı. Tamam dedim. Kıramadım onları ama bir türlü BİEM den de vazgeçemiyordum. Aklıma koymuştum. Bir süre çalışıp istifa edecektim.1987 Mayıs ayıydı. Ders programları yapıldı. Ders saatinde derse girmem gerekiyordu. Kitabımı aldım, sınıfın kapısına kadar gittim, ama giremedim. Bu en zoruydu istiyordum ama yapamıyordum. Vazgeçtim bu işten dedim ve noktayı koydum. Yarım saat sürdü başlamam ve istifa etmem. Hayatımın en kısa ama en anlamlı mesaisi olmuştu.Tazminat davası aç dediler ama gerek yok dedim. Amacım para falan değildi. Haksızlıktı daha ne haksızlıklar yapıldı benimki hiçbir şey kalır onlarınkinin yanında.

199.. lı yıllar. Üç çocuğum oldu.En büyüğü BİEM Eğitim Bölümü, 2.si IŞIL ım,3.sü BAŞAK..yani BAŞA ğım. Üçünün de yaşları farklıydı ama önemliydi. Üçü de büyüdü artık.Ve en önemlisi üçü de çok başarılı. Bu bana yetiyor işte. Eşim Lutfi.En büyük desteği o verdi. Yapamazsın demedi. Demek istese bile, kadın olduğumu hatırlatmaya kalksa bile, kafasına koyduğunu yapan bir Nesrin olduğumu en çok o bilir. Canım benim. Eleştirileri ve takdirleri beni hep yönlendirdi. Hayat okulunda çoğu zaman aynı sıralarda yan yana oturduk. Çünkü o ; eşim, arkadaşım, iş ortağım, mesai arkadaşım, kavgam, her şeyim oldu. 24 saat birlikte her şeyi paylaşmanın ne demek olduğunu bizim durumumuzda olanlar bilir. En önemlisi, ikisi de zor bir kişilik ve de en önemlisi bağımsız, doğruları olan lider ruhlu diyemiyorum, onu erkek olduğu için eşime bırakıyorum :). Evet kadın olmanın alttan almak olduğunu hep bildim. Zordu ama bildim diyorum. Evliliğimde hep bunu yaptım. Alttan almak. Epey ağır geldi kişiliğime ama onun erkek benim de kadın olduğumu hep bildim.Önemli diyorum. Bizim toplumumuzda bu böyle.Denemelerim de hep dile getirdim.Tabii ki bunlarda bizi epey yıprattı, ama çökertmedi.İzin vermedik ne o ne ben ama hiç bir şeyde kolay olmadı. Bende epey yol aldım.

Kızlarıma mesajlarım var kısmında evliliği bu kurumu anlatmak istiyorum. Zaman zaman içimden şu mesajları yazmak geçiyor. Gençlere “Evlenmeyin, birlikte yaşayın “. Ama evliliğin de kutsal ve de avantajlarını göz ardı etmemek gerekiyor. Doğrumu? Neyse yazdığımda tartışacağız bunları. Sadece inandığım şu oldu. Kadın varsa her şey mükemmel dir. Ama fedakarlık yapmasını bilen kadın diyorum. Anlayışlı da bir erkek olmalı.Karşılıklı olmalı tek taraflı gitmez, mümkün değil.

Dolu dolu yaşadım. Hiç keşkelerim olmadı mı??, üniversitedeki görevim gibi.. Belki, ben ayrılsaydım demezdim. Saygı duyduğum bir kurumdu. Ama orada ad değiştirdi. Anlamını da yitirdi benim için. Sadece nostalji oldu o kadar. O dönemin öğrencilerimle, arkadaşlarımla yılda bir defa görüşüyorum. Bu yılda 19 Mayıs ta Kapadok yada buluştuk. Bazılarıyla dostluklarım devam etti. Etmeyenler hep içimde yaşadı. Melahat’ı hiç unutamadım. Ankara ODTÜ de izini kaybetsem de içimde yaşayan, iz bırakanlar dan. Seni çok sevdim Meloş. Mail göndereceğim sana. En çok da okuduğumuz şiirleri ve de Gösteri dergilerini. Şimdi Gaziantep Üniversitesi Batı Dilleri ve İngilizce Blm Başkanı Berrinciğim ne kadar çok sevdiğimi bilirsin. Aynı üniversitede aldığımız eğitim ve de aynı ofisi paylaşmamız. Güzel günlerdi.Ve en kıymetli dostum, çoğu şeyi paylaştığım yurt dışında rehberim namuslu, ahlaklı ve de değerli bir eğitimci, şu an Gaziantep Üniv Eğitim Fakültesi Dekanı Necmiye’ciğim. Aslında o döneme hep saygı ve sevgiyle bakıyorum. Ve sevgili öğrencilerim sizleri çok sevdim. Ayırımsız farksız sevdim.

1984 temmuz ayı. Zorunlu bir biçimde yada denize düşen yılana sarılır tabiri gereği eğitimciliği özel sektörde denemeye başladım.Çok zordu çok. Hayatta birilerinden para almaya hiç alışık olamadım. Zordu, emeğime karşılık olsa da çok zorlandım. Ama nasıl oldu anlayamadım kolayca da aldım. Herkes güvendi bende bu güvene layık olmaya hep çalıştım. Halen de bu böyle. Kurucusu bulunduğum kurumun, müdürü, öğretmeni, sekreteri, çaycısı, temizlikçisi kısaca her şeyi idim. Ama orada benim her şeyim.Büyük çocuğum halen.Bürokraside müthiş zorlandım. Saçma sapan evrak işler.Daktiloyu bile ben kullanıyordum. Bürokratik yazışmalar aman Tanrım nokta, virgül basit işler. Öğrendim, ama epey de zıtlaştım..Tepki aldım..Öğrendim insan ilişkilerini en çok da.

Hiç unutmuyorum elimi bile günah diye sıkmayan bir şube müdürü, ismi önemli değil sonunda bana şunu demiştir."Geliyorsun ve de istediğini yaptırıyorsun”. Süleyman Erkan hocam saygılarımı iletiyorum.Ve başka biri sosyal demokrat Şahin Kelleci. Ayıp oldu ama bir yazıya çok sinirlendim, ve dedim ki “hocam bu kağıda burun silinir”. İçimden geldiğini hep söyledim. Sayın Sermed Kızıklı, sizin kadar mantıklı, inançlı, sağduyulu, hoşgörülü, yönetici görmedim. En çok da bana “hanım ağa “ tabirinizi unutmadım. İbrahim Kaçıran bey titizliğiniz fazlaydı ama çok şey kattınız yöneticiliğime, ve Memet Yılmaz, duyarlılığınız ve içtenliğiniz, şu an da İmam Ali Bey hepiniz değerli şube müdürleriydiniz ve de insandınız her şeyden önce. Ama en önemli isim Ş.Mehmet Karaalp.Çok emeği geçti özel öğretim kurumlarına. Ne fırçalı yazılar yedik biz biliriz. Tartıştık ama dostça bitirdik her şeyi onunla. Sakin, duyarlı fakat prensipli eğitimcilere hep hayran oldum.Teftişlere gelen tüm müfettişler.Çok kızdım ama görevinizi yaptığınızı düşününce vazgeçtim. Hepiniz iyi rehberlik ettiniz.En çok da bu yönünüzü sevdim. Başta inatlaşıp tartışsak da dostluklarımız seviyeli ve de saygın kaldı her zaman.En son gelen ve trafik kazsında ölen Mustafa Varol’ u rahmetle anıyorum. Sizin gibisi az geldi BİEM e ve ekliyorum.. Mili Eğitim topluluğuna, böylesi az geldi diyebiliyorum.

Rakiplerimle az cebelleşmedim.En önemli rekabetimiz, hepiniz erkek maalesef demiyorum, ben kadındım.Ama hep en çok BİEM öğrencisi olmuştur ve de en başarılı kurum.Nasıl tartışırdık,ve de hak etmediğim saldırılarda bulunurdunuz. Hatırlarsanız Milli Eğitimde bir toplantıda şu sözümü hiç unutmam. Sizde hatırlarsınız. "Hiç erkek olmayı istemedim ama keşke şimdi olsam da sizinle öyle döğüşsek ” demiştim. Hasan Büyük çerçi Milli Eğitim Müdürlüğüne vekalet ediyordu. Bir çay içtik odasında, toplantıdan sonra ve bana dedi ki “bildiğin yolda ilerle”. Ama her şeye rağmen meslekdaşız diye saygı duydum sizlere. Seviyeli, ilkeli, prensipli rekabet anlayışımı o zamanlarda anlamadıysanız şimdi anlamışsınızdır. Bazılarınız halen ziyaretime gelir ve bu sektörde sadece senin elini sıkarız derler Teşekkürler.

Gaziantep de eğitimci olarak hepimiz çok zorlandık ama, eğitime, insanlığa ve sanayimize çok şey kattık inkar edilemez. Şehrimizin kültürel alt yapısı zayıftı ama emeğimiz büyük diyorum hepimiz adına. En çok da beni yaralayan olayı anlatmak istedim. Meşhur anılarımızda kalan dernek seçimimizi.Gaziantep Özel Öğretim Kurumları Derneği Ne kadar hızlı başlattınız. Büyük heveslerle girdiniz,ve de hayallerle.Amaçlarınız her birinizin dernek başkanı olmasıydı.Ama en fazlada ikinizin. Sosyal demokrat yapınız, bunu böyle istiyordu. Ben hiç istemedim böyle bir faaliyet.Yapımız müsait değildi çünkü. Biz her şeyi kolay kaldıramayız.Sekiz kurs merkezi ve adaylar. Gönüllü değil de birinin isteği üzerine aday oldum. MHP li ve Refah partili erkek kurucular istedi aday olmamı. Altı oyla seçildim. İstemedim, çünkü sizlerle uğraşmanın işime neler kaybettireceğini biliyordum Gönderdiğim bütün yazıları veto ettiniz.Nokta, virgülle uğraştınız. Sanki edebiyat dergisi çıkarıyorduk. Ama sadece biriniz. En son toplantıya çağırıp ta, toplantı kararlarını yırtıp masayı terk ettiğimi unutamam. Size göre iyi olmuştur ama en çok da BİEM ve kendi adıma iyi olmuştur. İstesem devam ederdim Sizi mi dinleyecektim. Ama sizleri adam etmek bana düşmezdi, yıpratılmaktan öte. Az şikayet dilekçeleri göndermediniz? Resmi dilekçelerle değişik kurumlara şikayetleriniz. Altında yatan tek neden kıskançlık değil miydi? Açıklar mısınız başka neydi bunun adı? Başarılar hep kıskanılmıştır.Hele birde başarılı olan kadınsa. İnanılmaz bir itici güç olmuştur, baltalamak çoğu kişi için kaçınılmaz olmuştur.Önceleri ağrıma gitti ama şimdilerde gülüp geçiyorum. Yaptıklarınız hep beni yüceltti diyorum.Öğrendim de değerlendim, ağırlaştım.

1997 yılına kadar çok öğrencilerim oldu. Bankaların %80 i diyebilirim öğrencim oldu. Şu an çoğu müdür ve kambiyo yetkilisi olarak görev yapmakta.1984 ten buyana gruplar olarak müdürleriyle kurslara katıldılar.Bir Ak bank müdürü Mahbub Kılıç, Ziraat bankası müdürü Vahide Ekim, İş bankası müdürü İsmail Demir ve niceleri. Güven esasına dayalı nasıl krediler aldım sizden unutamam. T.H.Y.müdürü Turgut Bey ve tüm çalışanları, körfez savaşına rağmen İngilizce yi öğretmedim mi, siz de öğrenmediniz mi? Çoğunuz yaşça benden büyük tü, ve sıralardaki gevezeliklerinizi hiç unutamadım. Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan,Ticaret odası genel sekreteri Mesut Ölçal,CHPli bakan Ali Ilık soy, ANAP Şehit kamil ilçe başkanı Fatih Güllü oğlu,85 li yılların Emniyet müdürümüz Şükrü Bey, ve niceleri hepinizle gurur duydum öğrencim olarak. En çok da İngiliz filolojisini kazananları sevdim.Gaziantep Üniversitesi öğretim görevlileri Zekiye Antakyalıoğlu, Elif Toprak, Nevin Alpan, Nihal Bulut, Günay Titiz, Erdem (Ankara ODTÜ şimdi hoca) ve niceleri hepinizi çok sevdim.

 

Paylaş: