SENDEN ÖĞRENDİM
Senden öğrendim çocuk gibi sevinmeyi
Yaşamın sevincini, aşkın hoyratlığını
Yine senden,
Huzuru sevdiğimi.
Dostları üzdüğümü
Yine senden ...
İncinmeyi - incitmeyi senden öğrendim
Özgürlüğü - tutsaklığı
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem ucun boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Hayatın derinliğini - sığlığını
Senden öğrendim
Kusurlu olmanın - mükemmel olmanın
Ne demek olduğunu.
Uykusuz kalmayı ya da uzun uykuları
Senden öğrendim.
Sevişmeyi - sevişememeyi,
Baba olmayı ve anı olmayı,
Hırsın gereksizliğini
Yine senden.
Bir paylaşmayı bilmedin ya,
Verdiklerimin kıymetini,
Ona yanarım ...
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
Aşk mıydı o, aşkımsı bir şey miydi
Neydi çekip kendine, beni bağlayan
Kanatan dudağımı, tenimi dağlayan
Elleri ta içimde o dev miydi
Etime bir alev değmişçesine
Nasıl da yakardı öptüğü zaman
Bir su gibi akıp gitti avuçlarımdan
Yorgunum şimdi bin yıl sevmişçesine
Hani o yalnız benim olan gül, kırmızı
Gözlerimin önünde açılan sonsuz bahçe
Hani, o var olmalarımız öpüştükçe
O delice sürdürmeler yaşantımızı
Hiç doymamak oysa, tene, kokuya, aşka
Sarıldıkça güçlenmek, bütünlenmek
Kudurmuş arzularla zamanı yenmek
Ve en kuytularda buluşmak korka korka
Kimi gün utanmak otlardan, çimenlerden
Kimi gece mıhlamak gölgemizi duvara
Varmak için o sevgiyle açılmış kollara
Apansız düşmek yükseklerde bir yerden
Oydu işte alıştığım, özlediğim şimdi de
Sevgice bir tutku, aşkımsı bir yakınlık
Avunmak ... Kırık dökük anılarla artık
Kim bilir ? o geceler yaşanmadı belki de
Ne zaman seni düşünsem içim ürperir
Seninle gecen her saat, her gün gelir aklıma
Bir aksam vakti gelir bir deniz kıyısı gelir
O essiz hatıralar bütün gelir aklıma
Ne yapsam unutamam yasadığımızı
Sevgindi sevgilerin en yalansızı
Simdi nerde bir gül görsem kırmızı
Dudaklarımı uzun uzun öptüğün gelir aklıma
Bir çıban büyürcesine ortasında gecenin
Dolar yüreğime hüznü seni sevmenin
Dünyada ne benim yerim var artık ne senin
Ağlarım başucunda olumun gelir aklıma.
hep sevgiyle başlar her şey;
çiçeklerin açması,
pembeye, maviye bakması.
bulutların dağılması,
hep sevgiyle.
sende aramak bile güzel
acının her zerresini,
avareliğin bir başına kişisini,
vurmak herzeyi yerden yere,
sonra yeniden dönmek
şu şiirin başına
ve demek ;
hep sevgiyle başlar her şey...