Isik II
Isik II
"Eğer özgürlük olsaydım, yürüyüşe çıkardım. Her sabah nasırlanmış ellerinde bir köylünün. Ve hiç durmadan koşardım, kirli tulumunda bir işçinin. Ben özgürlük olsaydım, aşık olurdum o kitaplara. Peşini bırakmazdım bir sinemadaki sansürün. Tüm tabuları toprağın altına süpürür, töreleri Mars'a fırlatırdım.
Özgürlük olsaydım eğer; bir silgide saklanmaz, tükenmez kalemde dökülürdüm. Kararlı bir şekild...e duvarların arasından çıkar, yüksek tepelere tırmanır, tüm kır çiçeklerini senin için toplardım."
-Nesrin Özyaycı- (Önsöz'den)
Son
umudumdan
uçurtma yaptım,
yıldızlara
saldım
bir gecenin alaca
karanlığında,
belki çıkıp gelirsin diye.
eskisi gibi.
Nesrin Özyaycı
“İnsanın ayağı kaç defa takılır aynı acıya?
Elvedasız kayıplar arasında ellerim dopdolu. İçimdeki taş plakta kimseye söyleyemediğim
ama iliklerime kadar hissettiğim şarkılar çalmakta.
Ölüm, tren raylarından geçiyor şimdilerde. Yaşamı seviyordum. Zehir tadımı; umut
kıvılcımlarıyla tutuşturan anılarımı, anlatmaya cesaret edemediğim geçmişimi soluyordum.
Ağız dolusu kusarken öfkemi, kahkahalara boyuyordum geçmişi.
Her şey soğudu, küresel ısınmaya karşın... Savaşların, çekişmelerin soğuğu yakıyor
dünyamızı.
Perdeyi açıp ay ışığını içeri davet edecektim ki, vazgeçtim.
Seni hiç sevmedim mavi gökyüzümü çalan gece.” Nesrin ÖZYAYCI
“How many times can one get stumbled by the same stone of pain? Amongst losses without farewells, my hands are full. Songs which I could never mention anyone about but felt to the core are playing on the long-play inside me. Death is passing over railways nowadays. I did love life. I was breathing my memories that make my poison-taste catch fire with sparks of hope and my past that I cannot dare to tell. As I was vomiting out my mouthful anger, I was painting the past with laughters. Everything has cooled despite global warming… Coolness of wars and conflicts burn our world away. I was just about to pull the curtain open and invite moonlight inside, but I changed my mind. Never did I like you, Night that stole my blue sky.” Nesrin Özyaycı
Alleben'de Boğulmak